15 Aralık 2008 Pazartesi

Ahh..


Dokun bana.
Yaklaş.

Sevişirken gözlerimi kapatıyorum, evet.
Ezbere biliyorum her yerini çünkü.
Ellerimi uzattığım anda bulabilirim yüzünü.
Gözlerim kapalı.
Suratını biliyorum. Ezbere.
Elim yüzünün şeklini aldı.
Boynunda gezindim. Tutmadım ama. Her kıvrımının üstünden geçtim sadece.
Tadını çıkardım senin.
Bir şarap açmıştım başım dönüyor biraz.

Omuzlarını tuttum. Çok büyüktün kollarım yetmedi. Gene her yerini saramadım.
Her noktaya aynı anda dokunmak istiyorum. Yapamıyorum.
Göğüslerinde gezindi parmaklarım.
Birbirimize sarılıp konuşmaya başladık:

"Seni seviyoru..."
"Canım acıyor."

"Seviyorum seni"

"Yaklaş."

"Ellerini bırak benimle."

"Gitmek istemiyorum."

"Gitmeni istemiyorum."

"Seviyorum seni."

"Fazlasın. Aklımı kaybediyorum. Boy ölçüşemiyorum seninle."

"AH."


Kollarındayım tekrar. Eziliyorum göğsünün altında.
Gömüldüm kucağına. Uyumayı bekliyorum.
Çok da sabırsız değilim. Sen varken ne kadar uzakta olabilir bebek gibi uyumak...

Sonra kendime dokunmaya çalışıyorum.
Senin ellerinle.
Olmuyor. Neden...
Kendi bedenimi senden daha iyi tanıyamıyorum.
Neden.
İçim erimiyor.
Kendime senin gözlerinle bakamıyorum.
Bana bunu yaptığın için senen nefret ediyorum.

Bırakıyorum kendime dokunmayı. Daha fazla savaşamam.
Sen Büyük'sün. Ne yapacağını iyi biliyorsun çünkü.
Bense meğer sen bana dokunurken sadece hayranlıkla seni izler ve nefes almayı unuturmuşum.
Bırakıyorum dokunmayı.

Seni yaşamak, senin gibi olmaya çalışmaktan daha güzel.



**Dinlemek için "Yasmin Levy - La Alegria".





Hiç yorum yok: